30 Nisan 2012 Pazartesi

Bir Sarman Hikayesi
















Çocukluğumda bir erkek kedimiz vardı, adı Kıvılcım. Sokaktan almış, sevip sarmalamıştık. Ama onun gözü hep dışarılardaydı. Birkaç kez kaçmış, günlerce ortalıkta görünmemiş, sonra perişan halde eve dönmüştü. Zamparaydı anlayacağınız, çapkındı bizim yakışıklı sarman. Döndüğünde yıkayıp paklayıp yine bağrımıza basardık.

Yanılmıyorsam üçüncü baharıydı. Yine kızışmış ve camın önünden ayrılamaz vaziyette çılgın sesler ve kokular bırakmaya başlamıştı. Bir sabah alışılmışın dışında bir sessizlik olduğunda annem şüphelendi ve araştırmaya koyuldu. Amanın ! Bizim çapkın annemin mutfağa kurusun diye serdiği pirinçlerin üzerine bir güzel...

Annemin çıldırdığı andı. Ablamla tüm itirazlarımıza rağmen, okula giderken eve uzak bir parka bırakmamız için Kıvılcım'ı elimize tutuşturdu. Biz de onu hemen köşedeki bakkalın önüne bıraktık. Henüz çok genç olduğundan evin yolunu bulamamasından endişelendik. Gerçi annem tekrar eve alacak gibi görünmüyordu.

Akşam üzeri okuldan dönüşte hala bıraktığımız yerde oynar bulduk, sevgili kedimizi. Alıp eve getirdik tabi. Evimiz giriş katıydı. Annem işten dönüp kapıyı çaldığında pencereden dışarı bıraktık Kıvılcım'ı. Bir süre sonra balkon kapısına gelip bağırmaya başladı. Annem evin yolunu bulup geri döndüğü için kıyamayıp yeniden eve aldı.

Yıllar sonra gerçek hikayeyi öğrendiğinde epeyce güldük :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder